Albüm Kritik 200 (Black Sabbath / Heaven and Hell)

Unuttum sandınız değil mi? Ya da daha yazmamaya karar verdiğimi düşündünüz? Hadi hadi itiraf edin. Fakat hiç de böyle şeyler olmadı. Sadece uzun aralar veriyorum. Bunun nedeni gayet basit aslında. Sürekli tek bir grubun albümlerini arka arkaya sıralama fikri çok ilgi çekici değil. Bundan dolayı ara ara yazıyorum ve hiç beklenmedik bir anda tekrar sizlere merhaba diyorum. Black Sabbath yazı dizisinden bahsediyorum elbette. Epey bir süre önce grubun bütün albümlerini değerlendireceğime dair sizlere söz vermiştim ve o sözümü tutmaya devam ediyorum. Bugün sizlere Black Sabbath’ın tarihindeki en önemli değişimlerden birine tanıklık eden 9. Stüdyo albümü “Heaven and Hell”den bahsedeceğim. 200. "Albüm Kritik" yazısı olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.

Black Sabbath albümlerini değerlendirmeye aldığım zaman çok daha dikkatli davranmam gerektiğini söylüyor beynim bana. Yani bu yönde bir komut geliyor. Malum adamlar Heavy Metal çağının açan grup olduklarından haddimi bilerek bir şeyler söylüyorum. Korkuyor muyum neyim? Korkudan ziyade inanılmaz saygım var bu eski tüfeklere karşı. İlk albümlerinden bugün inceliyor olduğum Heaven and Hell’e kadar her daim beni meraklandıran bir grup oldu Black Sabbath. Gerek grubu oluşturan kaliteli müzisyenlerinden dolayı gerekse de oldukça geniş bir vizyon çerçevesinde albümler ortaya koymalarından dolayı bu İngiliz demir adamları çok önemli bir yerde duruyor. Iommi zaten benim kendime idol edindiğim bir gitarist olduğu için Sabbath albümleri beni her defasında “bu defa neler yapmış bu adam” şeklindeki sorulara sürüklüyor. Heaven and Hell, Black Sabbath açısından başka bir dönemin başlangıcı anlamına da geliyor aynı zamanda. Ozzy’nin uçarı tavırları ve uyuşturuculara olan bitmek tükenmek bilmeyen bağımlılıklarından dolayı Sabbath’tan uzaklaştırılması, hiç şüphesiz grup tarihindeki en önemli olayların başında gelmektedir. Benim gibi Black Sabbath’ın sesini Ozzy ile özdeşleştirmiş birçok kişi için üzücü bir haber olsa da onun yerine gelen de yine bir Metal ikonu olan “Ronnie James Dio” olunca bir nebze üzüntünüzü ört pas edebiliyor bu durum. Bu adam biz metalcilerin sık sık kullandığı “Şeytan Boynuzu”nu (yani metalci işaretini) Metal dünyasına kazandıran adamdır. Yani bir başka tarihe geçen insandır kendisi.

Bir önceki albümleri olan “Never Say Die” açıkçası benim öyle bayıla bayıla dinlediğim bir Sabbath albümü olmamıştı. Bunun en büyük nedeni git gide yumuşayan bir Black Sabbath dinliyor oluşumuzdandır. Never Say Die ile birlikte bu yumuşama bana göre tepe noktasına ulaşmıştır. İçinde bulundukları koşulları şu an idrak edemiyorum elbette fakat belli bir popülarite yakaladıktan sonra ve maddi olarak da bir kaygı yaşamayacaklarını garantiledikten beri Black Sabbath ilk baştaki o ilahlık tarzını her yeni albümlerinde biraz daha kaybetmiştir. Fakat tarihler 1980’i gösterdiğinde Heaven and Hell ile birlikte özlemini çektiğimiz o Black Sabbath sertliğine ve orijinalliğine tekrar kavuşmuş olduk dostlarım. Ozzy’nin gitmesi grubu kötü etkileyeceği yerde tam tersine kendisine gelmesini sağlamış. Elbette böylesi şahane bir albümde Dio etkisi oldukça fazladır. Çünkü bir Metal ilahı başka bir Metal ilahı olan Iommi ile bir araya geliyor. Bundan daha müthiş ne olabilir ki? Daha keskin gitar riffleri ile birlikte muhteşem bir geri dönüş yapan Iommi’yi bu albümde dinlemek öylesine keyifli ki, Heaven and Hell hiç bitmesin diyorsunuz. Sadece gitar rifflerinde değil, gitar sololarında da bambaşka bir boyuta geçmiş Iommi. Heaven and Hell’i önceden birkaç kere dinlemiştim fakat inceleme yapacağım için kendimi yüzde yüz vererek bu albümü dinleyince, nasıl efsane işler ortaya konduğuna ancak o zaman tanıklık ettim.

Teknolojinin giderek gelişmesi elbette Black Sabbath’ın stüdyosuna da yansımış durumda. Bir hayli iyi bir sound ile geliyor albüm. Prodüksiyon açısından şu ana kadar incelediğim en iyi Sabbath albümü diyebilirim gönül rahatlığı ile. Özellikle davul kayıtları harikulade kaliteye sahip olmuş. Kicklerden tutunda ride’a kadar bütün davul bileşenlerinin sesleri çok iyi bir şekilde kaydedilmiş. Tabi ki bu çok iyi tabirini 1979 yılı için diyorum. Heaven and Hell’in en etkileyici noktası hiç şüphesiz önceki albümlere göre daha az akustik şarkılara ve yumuşaklığa sahip olmasıdır. Alev alev yanan rifflere sahip şarkıları dinlerken kendinizden geçme garantisini veriyorum sizlere. Dio’nun gelişi Black Sabbath’ı küllerinden doğurmuş adeta. İyi ki gelmişsin be üstat! Ruhun şad olsun! Bill ve Geezer da mükemmel performans sergilemiş bu albümde. Çok iyi bas ve davul çeşitlemelerini bu ikiliden dinliyor olmak her daim beni mutlu etmiştir zaten. Black Sabbath’ın çehresini değiştiren Dio’nun vokal performansı için söyleyebileceğim en ufak olumsuz bir söz olamaz tabi ki. Rüştünü ispatlamış ve Metal camiasının en iyi vokallerinden biri olarak gösterilmesi boşuna değil elbette. Tekrar söylemek istiyorum ki, Iommi mükemmel işler yapmış. O gitar soloları beni benden aldı dostlarım. Demir adam yine gitarı ile çok ateşli sevişmiş.

1980ler Heaven and Hell Dönemi

Black Sabbath’ın çok sevdiğim Heaven and Hell albümünü keyifle yazdım dostlarım. Her şeyi ile dört dörtlük bir albüm olmuş. İyi ki böyle bir albümü bizlere sunmuş İngiliz ağır ağabeyler! Fakat Ozzy’nin Sabbath’tan gidişi İngiltere’de Sabbath’ın bir anda düşüşe geçmesine neden olurken, Dio’lu Black Sabbath ABD’de Heaven and Hell ile rekorlar kırmıştır. İki adamın da sesini seven biri olarak Heaven and Hell’in kalitesini asla göz ardı edemem ve Dio’nun Sabbath’a en azından o dönemde daha iyi geldiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10




Yorumlar